25 Aralık 2014 Perşembe

Kentsel Dönüşüm Riskli Bina Tespit Aşamaları

Riskli bina tespiti için kanunda bir zorunluluk bulunmamaktadır fakat yapılan değerlendirmeler neticesinde, eski binaların yapım aşamasında mühendislik hizmeti almadığı, standartlara uygun inşaat teknikleri ve malzemeler ile yapılmadığı ve beton kalitesinin düşük olduğu belirlenmiştir. Oturduğu binaların riskli olduğunu düşünen vatandaşların risk tespit yaptırması öncelikle kendi güvenliği ve huzuru açısından uygun olacaktır.

Riskli binaların tespiti için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından lisans almış kurum ve kuruluşlara kat maliklerinden veya kanuni temsilcilerinden en az bir tanesinin tapu ve kimlik fotokopisi ile başvurması gerekmektedir. Başvuru sahibinin diğer malikler tarafından engellenmesi durumunda 6306 sayılı “ Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" un 8. Maddesine göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulabilmektedir.

Tespit başvurusundan sonra lisanslı kurum ve kuruluşlar, riskli bina tespitini bakanlıkça belirlenen ve geri ödemesi olmayan bir ücret karşılığında, yine bakanlıkça belirlenmiş “Riskli Bina Tespit Yönetmeliği” esaslarına göre yapacak ve tespit işleminden sonra bina risk raporunu hazırlayacaklardır. 

Lisanslı kurum ya da kuruluş hazırlanan tespit raporunu 7 gün içerisinde incelenmek üzere belediyeye göndermek zorundadır. İlgili rapor belediye tarafından incelenir ve eğer yanlış ya da eksik bir husus varsa raporu hazırlayan kurum ya da kuruluşa düzeltmesi için iade edilir. Hatalı raporların 30 gün içerisinde düzeltilerek tekrar belediyeye sunulması gerekir. 
İnceleme sonucunda riskli olduğu belirlenen binalar, 10 iş günü içinde Altyapı Kentsel Dönüşüm İl Müdürlüğü'ne ve Tapu Müdürlüğü'ne yazılı olarak bildirilir. İlgili Tapu Müdürlüğü riskli bulunan yapının kütüğüne “riskli yapı” şerhi düşer ve hak sahiplerine, yapılarının riskli olarak tespit edildiğini, karara 15 gün içerisinde itiraz edebileceklerini ve 60 günden az olmamak kaydı ile belirlenen bir sürede binanın yıkılacağını belirten bir tebligat gönderir.

Kat malikleri tapu müdürlüğünün tebligatından sonra 15 gün içerisinde İstanbul, Bursa ve İzmir’de Altyapı ve Kentsel Dönüşüm İl Müdürlükleri'ne, diğer illerde ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine verecekleri dilekçe ile tespite itiraz edebilirler. Yapılan itirazlar bakanlık ve üniversitelerin belirlediği teknik heyet tarafından incelenip, tespitin uygun bulunması halinde rapor kesinleşmiş sayılacak ve yıkım süreci başlayacaktır. Teknik heyetin binanın riskli olmadığına karar vermesi durumunda tapu kütüğüne konulan şerh kaldırılacaktır.

24 Aralık 2014 Çarşamba

Bina Ortak Karar Protokolü

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın onay yazısının tebliğinden sonra, kat maliklerinin arsa paylarının oranına göre en az 2/3 çoğunluğu ile bina ortak karar protokolünün imzalanması ve İstanbul, İzmir ve Bursa’da Altyapı ve Kentsel Dönüşüm İl Müdürlüklerine diğer illerde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüklerine  onaylatılması gerekir.

Alınan kararlar, protokolü imzalamayan ya da toplantıya katılamayan hisse sahiplerine, 15 günlük süre içinde alınan karara uymamaları halinde Sermaye Piyasası Kurulunun lisanslı değerleme kuruluşundan alınan raporda yazan değer üzerinden hisselerinin açık artırma ile diğer hissedarlara ihale yolu ile satılacağının, alıcı olmaması durumunda hisselerinin kamulaştırılacağının noter kanalı ile tebliğ edilmesi gerekir.

İleride oluşabilecek riskleri ortadan kaldırmak için bina ortak karar protokolü mutlaka bu konunun uzmanları tarafından işin en başından itibaren dikkatli bir şekilde hazırlanmalı ve hisse sahiplerine de detaylı olarak anlatılmalıdır.

BİNA ORTAK KARAR PROTOKOLÜNÜN GENEL MADDELERİ

Kat maliklerinin imzalayacağı karar protokolünde genel olarak aşağıdaki konular ve temel kararlar bulunmalıdır.


  • Kesinleşen bina yıkımının nasıl gerçekleştirileceği,
  • Yeni yapılacak binanın hisse paylaşımının nasıl yapılacağı, 
  • Yüklenici firma ile hangi şartlarda anlaşma yapıldığı,
  • İnşaatın yapımı için Bakanlık onayının alınması,
  • Kentsel dönüşüm kredisinin kullanılıp kullanılmayacağı ya da hangi şartlarda kullanılacağı.

20 Aralık 2014 Cumartesi

Kentsel Dönüşüm Nedir

Son dönemde Türkiye’de ki neredeyse herkesin yakından ilgilendiği, apartman ve site yönetimi toplantılarının birinci gündem maddesi olan kentsel dönüşüm,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 16/5/2012 tarihinde çıkartmış olduğu kentsel dönüşüm yasası olarak da bilinen 6306 sayılı  “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi" yasasıdır.

Kentsel dönüşüm yasasının amacı; başta deprem olmak üzere, sel, heyelan, kaya düşmesi, çığ vb. afet riski altında bulunan bölgelerin ve risk dışında kalan, ekonomik ömürlerini tamamlamış, eski ve hasarlı binaların tasfiyesi ve yerine, sağlıklı, güvenli, standartlara uygun yaşam alanlarının oluşturulması ve olası afetlerde can ve mal kayıplarının önlenmesidir. Dönüşümün bir başka boyutu ise çarpık kentleşmenin etkilerinin azaltılarak modern,  refah seviyesi yüksek, tarihi ve doğal dokusu muhafaza edilmiş marka şehirler oluşturmaktır.

TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TARİHÇESİ

1984 yılında, 2981  sayılı “İmar ve Gecekondu  Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak  Bazı İşlemler ve 6785  Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun", gecekondu dönüşüm sürecinde önemli rol oynamıştır. 1980’lerin sonunda kentsel dönüşüm projeleri belediyelerin gündeminde yer almaya başlamış ve bu bölgelerin modern kent mimarisine uygun hale getirilebilmesi amacıyla geliştirilen projelerin ilk örnekleri Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Kentsel Dönüşüm Projeleri olmuştur.

Daha sonraki Kentsel dönüşüm projeleri, doğal afet, sit alanlarının korunması ve turizm, merkezi iş alanlarının düzenlemesi ve dönüştürülmesi gibi çeşitli nedenlerden dolayı uygulanmıştır. 1995 yılında Kiptaş’ın hayata geçirmiş olduğu Başakşehir ve Hilalşehir konut projeleri kentsel dönüşüm projelerinin en önemli örnekleridir.

2003 yılına gelindiğinde planlı kentleşme ve toplu konut anlayışından yola çıkan ve kentsel dönüşümün lokomotifi konumunda olan TOKİ’nin geliştirmiş olduğu hasılat paylaşımı ile kendi kaynağını yaratma modeli sayesinde 10 yıl içerisinde toplam 500.000 konut tamamlanmıştır.

2012 yılında yürürlüğe giren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile tüm Türkiye’yi kapsayan kentsel dönüşüm seferberliği başlamıştır.

İstanbul’da gecekondu alanlarının dönüşümü projelerine örnek olarak; Tuzla, Beykoz, Sarıyer, Silivri, Pendik, Kartal sahili ve Maltepe, Beykoz projeleri,

Kendine özgün niteliği olan alanların dönüşüm projelerine; Kuzguncuk, Arnavutköy, Ortaköy, Cihangir, Beyoğlu, Galata, Balat, Fener projeleri,

Merkezi iş alanının dönüşüm projelerine; Maslak, Büyükdere, Beşiktaş projeleri,

Prestij Projelerine; Galataport, Kadıköy’de Haydarpaşa Liman Bölgesi projeleri,
Sit alanlarının korunması ve turizm amaçlı dönüşüm projelerine, Tarlabaşı, Hacıhüsrev, Tophane, Dolapdere, Okmeydanı, Fatih ve Eminönü projeleri;

Doğal afetler nedeniyle kentsel dönüşüm projelerine, Fikirtepe, Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece projeleri, gösterilebilir.

RAKAMLARLA KENTSEL DÖNÜŞÜM

2013 yılı itibariyle, vatandaşların başvurusu ile incelemeye alınan 33.275 bağımsız birim, Bakanlar Kurulu kararı ile de 185.287 konutun riskli olduğu tespit edilmiş ve toplam 154.986 bağımsız birimin yıkımı gerçekleştirilmiştir.

İl bazında İstanbul 23.269 bağımız birimle ilk sırada yer alırken, Ankara 1.203 bağımsız birimle ikinci, 637 konutla Eskişehir üçüncü ve 497 konutla İzmir dördüncü sırada yer almıştır. Bu illerimizi Diyarbakır 447, Hatay 327, Balıkesir 209, Antalya 179 ve Elazığ 165 konutla takip etmiştir.

Ülkemizin mevcut durumu göz önüne alındığında, doğal afet risklerine karşı güvenli yaşam alanları oluşturulmasında, kendine has doğal ve tarihi güzellikleri olan şehirlerin korunmasında ve mevcut kaynaklarının ve yatırımların en verimli şekilde kullanılmasının sağlanmasında ve gelişimin sürekliliğinin sağlanmasında kentsel dönüşümün en uygun yöntem ve tarihi bir fırsat olduğu ortadadır.





18 Aralık 2014 Perşembe

GN İNŞAAT Kurumsal

2008 yılında mantolama uygulamaları başta olmak üzere faaliyetlerini sürdürmek üzere kurulan, sağladığı yenilikçi çözümler ve sektöre getirdiği güçlü altyapı sistemleriyle müşterilerinde güven uyandıran GNYAPI ’nın yeni markası GN İNŞAAT, 2013 yılından itibaren gündeme gelen kentsel dönüşüm projelerinde rol almaya başlamış ve benimsediği yenilikçi kimliği ile birçok başarılı projeye imza atarak evlerini güvenilir bir markaya emanet etmek isteyen bilinçli tüketicilere adını duyurmayı başarmıştır.

Çalışmalarını, yapı sektöründe yarattığı “güven” olgusunu inşaat sektörüne de taşımak doğrultusunda yürüten GN İNŞAAT, fark yaratmak hedefiyle bir araya getirdiği mimar ve mühendis kadrosu ile güvenilir projeler taahhüt eder ve sektördeki geleneksel iş yapış biçimlerine karşı, kendisini müşterilerinin istek ve arzularını geliştirmeye çalışarak insanların en önemli korunakları olan evlerini daha korunaklı ve modern yapılara dönüştürür.

GN İNŞAAT, tüketicilerin seçim yapmakta zorlandığı kentsel dönüşüm sürecinin rekabet ortamında iştirak ettiği bütün projelerde, dokunduğu tüm binalara değer katmayı birinci önceliği olarak görür.

VİZYONUMUZ

Her adımı ile mükemmeli arayarak imkânsızı başaran, başarısını tüm paydaşlarının sevgisi ve inancı ile büyüten lider marka olmak.

MİSYONUMUZ

Güven ve kalite odaklı yenilikçi bakış açısı ile;
Süreci iyileştirmeye adanmış çalışanlarıyla,
Müşteri beklentilerini memnuniyete taşır,
Tüm paydaşlarca takdir edilen hevesiyle öğrenmeyi taahhüt ederek, 
Sosyal sorumluluk bilinci ve yaşam kalitesini yükseltmek için çevresine değer katar.

DEĞERLERİMİZ

Saygı
Birlik
Sürekli Gelişim
Fark yaratmak
Takdir
Çevreye Duyarlılık